Çocuklarda en sık görülen 10 hastalık

Sık görülen çocuk hastalıkları denince akıllara kızamık, kabakulak gelmiyor bir zamandır... Şimdi yaygın olan çocuk hastalıkları arasında alerjiler, obezite ve zatürree var.Belirtilerinden tedavilerine kadar her yönüyle çocuklarda en sık görülen 10 hastalığı ele aldık.

ALERJİK HASTALIKLAR

Alerjik hastalıklara son yıllarda giderek artan bir hızda rastlanmakta. Hatta bu oran bazı ülkelerde yüzde 33’lere kadar çıkıyor.

Belirtileri: Alerjiler kendini deride döküntü, sindirim sistemi bozuklukları, nefes alma zorluğu, burunda ve gözde akıntı, kaşıntı ve kızarıklıklar şeklinde gösteriyor.

Korunmak için: Birçok çevresel faktör (ev tozları, kedi ve köpek tüyleri, polenler) alerjen madde özellikleri taşıyor. Bu nedenle çocukları bunlardan korumak şart. Ayrıca anne sütü ile beslenen bebeklerin birçok başka hastalık gibi astım ve alerjik hastalıklara daha az yakalandığı biliniyor. Düşük tuzlu diyet, balık gibi deniz ürünlerinden zengin beslenme ve C vitamini kullanımının astım semptomlarını azalttığı biliniyor. Alerjik yapılı bir anne, bebeğini emzirirken beslenmesinde birçok allerjen potansiyeli olan gıdaya dikkat etmek zorunda.

Tedavisi: Alerjen gıdadan sakınma, ev içi akar yoğunluğunu, nem oranını, küf-mantar oluşumunu azaltma, sigara dumanına maruz bırakmama, evde duvardan duvara halı bulundurmama alınabilecek çevresel önlemlerden bazıları.

PNEMONİ (ZATÜRRE)

Zatürree (pnömoni), en gelişmiş ülkelerde bile sık görülen ve ölümlere neden olan, dünyanın bilinen en eski hastalıklarından biri. Pnömokoklar kişiden kişiye, bir-iki metrelik mesafelerden yakın temas sonucu bulaşıyorlar.

Belirtileri: Solunum sayısının artması, göğüste çekilme, sesli nefes alınması, göğüste hırıltı ve ateşin yüksek olması sayılabilir.

Korumak için: Çocuğu mikrop alabileceği ortamlardan korumak ve beslenmesine dikkat etmek. Aşılar da koruyucu oluyor.

Tedavisi: Bol sıvı alma ve dengeli beslenme öneriliyor. Anne sütü alan çocukların da sık sık emzirilmesi tavsiye ediliyor. Büyük çocuklarda sıvı gıdalar az miktarda sık aralarla veriliyor. Çevre ısısının ayarlanması da önemli: Oda ısısı ortalama 25 derece olmalı.

OBEZİTE

Obezite vücut yağ kitlesindeki aşırı artış olarak tanımlanabilir.

Belirtileri: Belirtilerin başında tabii ki fazla kilo geliyor ancak obeziteyi değerlendirilirken sadece kilo esas alınmıyor. Burada beden kitle indeksinin hesaplanması daha önemli.

Tedavisi: Obezlerde hormonal olanlar hariç yapılan iyi bir diyet ve spor ile tedavi mümkün. Okul çağından önce diyet önerilmiyor, dengeli beslenme ve hareket artışına teşvik ediliyor. Büyük çocuklarda uzman doktor ve diyetisyen kontrolünde uygun diyet programları uygulanabiliyor.

Korunmak için: Çocuğun bol su içmesini sağlamak, asla yemekle ödüllendirmemek, atıştırmayı yasaklamak, ara öğünlerde meyve ve salataya yöneltmek.

SKOLYOZ

Omurgamızın normalde önden ve yandan bakıldığında düz olması gerekiyor. Sağa ve sola doğru C veya S şeklinde eğri olması “skolyoz” olarak tanımlanıyor.

Belirtileri: En yaygın bulgu asimetri. Bir tarafa belirginleşen kürek kemiği çıkıntısı ve bir omuzun daha yüksek oluşu gibi… Bazen kalça kemiklerinde de asimetrik görünüm olabiliyor. Eğriliğin artışı, sırt ve belde ağrıya yol açıyor.

Korunmak için: Anne-babanın çocukların gelişimini düzenli takip etmeleri ve asimetrik sporlara yönlendirmemeleri gerek.

Tedavisi: Derecesi 40-45 altındaki eğriliklerin tedavisinde, fizik-tedavi yöntemleri uygulanıyor. Bu tedavilerle hem hastanın ağrısı gideriliyor, hem de kaslar güçlendiriliyor. Traksiyon alçılar da kullanılabiliyor. Daha ileri vakalarda cerrahi müdahale gerekebiliyor.

İMPETİGO

Stafilokok veya stretokokların neden olduğu yüzeysel bir cilt hastalığı. İnsandan insana temasla ya da havlu, mendil gibi eşyaların ortak kullanılmasıyla bulaşıyor. Ciltteki küçük bir travmanın ardından travma olan yerde gelişiyor.

Belirtileri: Travmanın ardından ciltte bir kızarıklık oluşuyor. Bu travmanın üzeri hızla bal rengi kabuklarla kaplanıyor.

Korunmak için: Mutlaka hijyen kurallarına uyulması gerekiyor. Çocuğun cildinde en ufak bir kesik oluştuğunda bu bölge antibiyotik solüsyonla temizlenmeli.

Tedavisi: Hafif olan vakalarda yaraların üzerine ilaç uygulanması yeterli olabiliyor. Kabuklar temizlenip günde 3 kez antibiyotik solüsyonla siliniyor ve yine antibiyotikli kremler uygulanıyor. Ağır seyreden vakalardaysa, önce yaradan kültür alınıyor ve ona uygun antibiyotik ilaç tedavisi uygulanıyor.

ATOPİK DERMATİT

Atopik dermatit, deri ve mukoza zarlarının çevresel maddelere karşı ayırı duyarlılık göstermesi şeklinde tanımlanan bir cilt hastalığı.

Belirtileri: En sık rastlanan belirtiler kuru deri, kaşıntı ve döküntü. En tipik bulgu dirsek içi ve diz arkalarındaki lezyonlar. Yüzde eritemli, ince beyaz kabuklu lezyonlar vardır. Bebek emeklemeye başladıktan sonra sürtünmeye bağlı olarak bacakların ve kolların dış yüzlerine, bileklere ve alına yayılma görülüyor.

Korumak için: Hastanın bulunduğu ortam nemli olmalı, ısısı da oldukça sabit bulunmalı. Giysiler tahriş etmeyici olmalı. Bunlar özel bir sabunla yıkanmalı ve iyi durulanmalı. Aşırı banyolar ve aşırı sabun kullanmaktan kaçınmalı. Banyolardan sonra deriye yağlı maddelerin uygulanması önemli.

Tedavisi: Nemlendiriciler, topikal kortikosteroidler, oral antihistaminisler, inatçı Atopik dermatitte fotokemoterapi, UVB uygulaması, mikrofototerapi tedavi sağlanıyor.

OSGOOD-SCHLATTER HASTALIĞI

Osgood Schlatter hastalığında, diz altında bulunan çıkıntıda büyüme görülüyor.

Belirtileri: İlk belirtinin ağrı olduğunu söylemek mümkün. Başlangıçta ağrı hafif oluyor. Hasta diz altında ağrı ve eliyle dokunduğunda hassasiyet hissediyor. Hastalık şişlikle de ortaya çıkabiliyor.

Korumak için: Koşma, atlama, diz çökme, merdiven inip çıkma gibi aşırı aktivitelerden kaçınılmalı.

Tedavisi: Koruyucu önlemler uygulanmalı, daha ileri durumlarda alçı ile tespit yapılmalı. Tendon kaydırma veya kemik grefti şeklinde cerrahi girişim de gerekebiliyor.

GELİŞİMSEL KALÇA DİSPLAZİSİ

Bacaktaki ana kemiğin üst kısmının kalça kemiği ile arasındaki ilişkinin bozulması durumu olarak tanımlanabilir. Bu hastalık yakın zamana kadar doğuştan kalça çıkığı olarak tanımlanıyordu.

Belirtileri: Kalça ve dizler kırıkken her iki dizin aynı seviyede olması gerekiyor. Tek taraflı kalça çıkığı varsa o taraftaki diz diğerine göre daha aşağıda görünüyor.

Tedavisi: İlk 6 aylık dönemde amaç kalçayı düzeltecek pozisyonda tutmak olduğu için çeşitli ateller kullanılıyor.

Korumak için: Çok sıkı kundaklama, bebeği kucakta çok sıkı tutma, her iki bacağı birden yukarı kaldırma (alt açma ve banyo sırasında) gibi durumlar normal eklemi bozabiliyor. Bu nedenle bunları yapmaktan kaçınmak gerekiyor.

KONJENİTAL HİPOTİROİDİ

Doğuştan gelen hipotiroidi boyundaki tiroid bezinin hormon üretimindeki eksikliği veya yokluğu ile karakterize bir hastalık. Önlenebilir zeka geriliğinin en sık nedenlerinden biri.

Belirtileri: Bulgular aylar içinde gelişiyor. Kabızlık, emme güçlüğü, beslenme sırasında solunum güçlüğü, uzamış sarılık, ağlama sesinin kalın ve kaba olması ve kaba yüz hatları gibi bulgular bu hastalığı akla getirebilir.

Korumak için: Hastalıktan korunmak için testlerin yapılmasının önemi çok büyük.

Tedavisi: Tedavisi ağız yoluyla tiroid hormonu verilerek yapılıyor ve uygulanması çok kolay. Hastaların büyüme ve gelişmeleri de yakından izleniyor.

DOĞUŞTAN İŞİTME KAYBI

Risk faktörleri arasında; ailede işitme kaybı hikayesi, müdahaleli doğum, ilaç kullanımı, annenin hamileyken geçirdiği enfeksiyonlar, doğum ağırlığının düşük olması, doğumdan sonra ciddi sarılık, yüzde ve kulakta deformite sayılabilir.

Belirtileri: Bebeğin seslere tepki vermemesi, gürültüde uyanmaması ve 1 yaşına doğru da yaşıtlarının kullandığı basit kelimeleri kullanamaması, işitme kaybının önemli belirtileri arasında sayılabilir.

Korumak için: Tarama testi bebek en azından 3 günlükken yapılabilir. Bu test 1-2 dakikalık kulak probu ile, sakin ve sessiz bir ortamda uygulanabilen basit bir test.

Tedavisi: İşitme kaybı kulak kiri ve kulakta sıvı birikmesi sonucu oluşabiliyor. İlaç tedavisi ya da cerrahi müdahaleden sonra işitmelerini kazanabilirler.

Yenidoğan tarama testlerini unutmayın!

Bebek doğduktan sonra birkaç gün içinde yapılan tarama testleri, birçok ciddi hastalığın erken dönemde yakalanması açısından ipucu verebiliyor. İşte yapılması gereken testler…

á Fenilketanüri (PKU)

á hipotiroidi

á Gelişimsel kalça displazisi (eski adıyla doğuştan kalça çıkığı )

á İşitme tarama testleri

á Galaktozemi

á Kistik fibroz

á Hemosistinürini

á Biotinidaz eksikliği

á Konjenital hipotiroidi

Exit mobile version