Erkek gözünden kadın psikolojisi

Dünyada yaklaşık 4 milyar kadın toplam nüfusun yarısını oluşturuyor. Peki hayatın her alanında rol oynayan kadınları ne kadar tanıyoruz? Özel yaşamda anne, eş, evlat, arkadaş olmanın yanı sıra iş dünyasında da aktif yer alan kadınları ne kadar anlıyoruz? Erkekler hep “Kadınları anlamak zor iştir” der, işte tam bu noktada yazar Prof. Dr. Nevzat Tarhan devreye giriyor ve Nesil Yayınlarından çıkan Kadın Psikolojisi kitabıyla ‘karşı cinsi çözmeye’ karar veriyor. Prof. Dr. Tarhan, “Toplumda yanlış geleneksel yargılarla kadın ikinci sınıf bir varlık gibi görülürken, modernizm cinselliği kadın politikası olarak sunuyor” diyerek kitabının bu ikilem arasında kalanlara ışık tutmasını umuyor…

6 farklı kadın tipi
Prof. Dr. Tarhan, insanın hangi kişilik tipine dahilse o tipe özgü temel özellikleri yaşadığını vurguluyor. Kadınlarda görülen kişilik tiplerini kitabında tahlil eden Prof. Dr. Tarhan, şöyle devam ediyor: Yapıları gereği kadınların histerik, erkeklerin anti sosyal olmaları doğaldır. Histrionik insanlar her şeyi abartır, dramatize eder ve olayları çarpıtır. Oyuncu ruh halleriyle rol yapmaya eğilimli olup, masal uydurmayı severler. Mimik ve jestleri abartılıdır. Dikkat çekmeye bayılırlar. Bencil ve narsistlerdir. Pasif-Agresif kişilik tipi ise kadınlarda daha çok görülür. Bu insanlar inatçıdır, sık sık pasif direniş yapıp küserler. Yapılacak bir işi uzatıp ertelerler. İşin yapıldığı zannedilir ama aslında o iş aksar. Karşısındaki insanın aksayan işten dolayı canı sıkılırken o zevk alır. İnsanların kötü taraflarını uzun uzadıya sayıp dökerler. Kızdıkları birine direkt bir şey söylemeseler de arkalarından çok çekiştirirler. Dedikodu yapanlar genellikle bu kişilik tipindeki kadınlardır ve mazoşist özellikleri vardır. Bağımlı kişilik tipindeki kadınlar da tek başlarına karar veremez. Öz güvenleri eksiktir ve sorumluluktan kaçarlar. Bu da maço erkeklerin hoşuna gider. Avoidant insanlar ise nasıl göründüklerini çok merak eder. Sosyal fobi sahibi bu kadınların korku duyguları fazladır ve yanlış yapmaktan çekindikleri için topluluk içinde sessiz olurlar. Obsesifler de çok ayrıntıcıdır. Aşırı derecede saygılı ve düzgün konuşurlar. Tertipli, düzenli ve mükemmeliyetçidirler. Sorumlulukları ve hak duyguları gelişmiştir. Aksidirler ve ‘Hayır’ demeye yatkındırlar. Sadomazoşist ise daha çok kadınlarda görülen bir kişiliktir. Bu insanlar eziyet çektirmekten büyük zevk alır. Kendilerine hakaret ettirir, küçük düşürtürler. Bunları yapması için karşı tarafa zemin hazırlar ve suçlu konumuna düşürür.

İdeal erkek kadına sahip çıkandır
Prof. Dr. Tarhan, günümüzde kadınların bir taraftan özgür olma, diğer taraftan korunma ve sevilme ihtiyacı hissettiğini söylüyor. Entelektüel anlamda yüksek düzeyde olmak isteyen kadının psikolojik ihtiyaçlarını karşılayamadığının altını çizen Prof. Dr. Tarhan, “Kadın, kendisine sahip çıkan bir erkek olursa mutlu olabilir. Kadının sevilmeye ihtiyacı, erkeğe göre daha fazladır. Aslında kadının psikolojik ihtiyaçları, onun özgürleşmesiyle beraber daha da belirginleşir. Feminizmin savunucuları bile bir erkekle sadakate dayalı birlikteliğin kadını daha çok mutlu edeceğini söylemektedir” diyor.

Kadın etkilemek için konuşur!
Dinlemek, konuşmanın bir parçasıdır ve dikkat işidir diyen Prof. Dr. Tarhan, aktif dinleyici olabilme özelliğinin kadınlarda zayıf olduğunu dile getiriyor. Prof. Dr. Tarhan, “Kadınların duygu ve düşüncelerini ifade etme yetileri, dinleme becerilerinden daha yüksektir. Erkekler ise anlamak için dinlemek zorundalar. Dişi kuşların bıcır bıcır ötmesi gibi kadının konuşkan olmasının da evrimsel psikoloji içerisinde açıklaması var” diyerek evrim psikolojisini şöyle açıklıyor: Kadının konuşması, kendisine daha çok aday bulmasıyla ilgilidir. Beğenilme talebinin fazlalığı, daha çok adayı kendisine çekip içinden birini seçmek istemesiyle alakalıdır.

Teşhircilik bir hastalıktır
Prof. Dr. Tarhan, kadınla moda arasındaki bağlantıya da dikkat çekiyor. İnsanın ilk evinin elbise olduğunu söyleyen Prof. Dr. Tarhan, modanın kadının seçilme ve beğenilme ihtiyacındaki içdürtüsel eğilime hitap ettiğini vurguluyor. Prof. Dr. Tarhan, bu noktada moda ile teşhirciliğin ayırt edilmesi gerektiğini de dile getiriyor. Teşhirciliğin bir hastalık olduğunu belirten Prof. Dr. Tarhan, “Günümüzde moda unsuru, adeta kadının ‘cinsel tüketim objesi’ gibi düşünülmesi anlamı taşıyor. Kadının bedeni üzerinden ekonomik sömürü yapılmasını modernleşme olarak algılamak yanlıştır. Otomobil reklamlarındaki hedef kitle erkekler olmasına rağmen tanıtımda kadınlar kullanılıyor. Gazetelerin ‘arka sayfa güzelleri’ toplumda kadına olan saygıyı azaltıyor” diyor.

Ev hanımlığı bir kabus mu?
Her şeyin makineleşmesi ile kadının evdeki yükünün de hafiflediğinin altını çizen Prof. Dr. Tarhan, şunları söylüyor: Bir müddet ev gezmelerine katılan kadın, bundan da sıkılır. Çoğu zaman dedikodu ve gösteriş toplantılarına dönüşen bu günler kadına pek bir fayda sağlamaz. Kadın evde kendisini yalnız ve işe yaramaz hissetmeye başlar. Sosyal bağları zayıflayan kadınlar kendilerini çalışmaya verir. Bazıları ise dernekler gibi kendilerini kolayca ifade edebilecekleri sosyal faaliyetlere yönelir. Evdeki rolü kadını mutlu etmiyorsa, sosyal faaliyetlere yönelmelidir. Bizim geleneksel yapımız, kadını evdeki rolü bittiği zaman komşusuyla dedikodu yapmaya yönlendirir. Toplumdaki bu algı değişmeli ve kadınlar örgütlenerek bulundukları mahalleye, apartmana, ailesine neler katabileceği konusunda kafa yormalıdır.

Gri tonlarınızı renklendirin
Yaşadığımız olumsuz durumlar, sıkıntılar hayattan zevk almamızı engelliyor, bizi mutsuz bireylere dönüştürüyor. Ya da her şey yolunda giderken beklemediğimiz bir durum hayatımızın akışını bozabiliyor. Peki, biz bu durumlar karşısında ne yapmalıyız? Reem Nöropsikiyatri Merkezi’nden Dr. Mehmet Yavuz çözümleri sıralıyor…

Bilinçaltınız söz dinler
Bilinçaltı, mıknatıs gibi kendi inancına ve kendi realitesine uyan şeylerle rezonansa girer. Zihninizi sürekli olumlu fikirlerle besleyerek değiştirirseniz hayatınızı da değiştirebilirsiniz. Asla ‘Şunu yapamam, sınavı kazanamam, işe giremem’ gibi olumsuz cümleler kullanmayınız. Zira bilinçaltınız sözünüzü dinler, istediğiniz şeyi yapmak için gücünüzün ya da yeteneğinizin olmadığını düşünür ve buna göre sizi yönlendirir. Unutmayın bilinç neye inanırsa bilinçaltı ona odaklanır.

Düşünceleriniz değişsin
Yaşamınızın gidişatından memnun değilseniz yapacağınız ilk şey düşüncelerinizi değiştirmek olacaktır. Bu yaşadığınız kötü olaylar sadece sizin başınıza gelmiyor. Kış mevsiminde solan çiçeklerin bahar gelince açması gibi sıkıntılarda elbet gelip geçicidir. Burada asıl önemli olan sizin bu sıkıntı ile nasıl başa çıktığınızdır. Pozitif enerjinizi ortaya çıkarmak için; negatif enerji birikimini boşaltmak, sosyal ilişkileri dengelemek, sağlıklı beslenmek listenin başında geliyor. O boş bardağın dolu tarafı var, unutmayın!

Anı yaşayın
Ne yaşanırsa yaşansın zaman olgusu asla değişmez bir gerçektir. Geçmişi geçmişte bırakın. Bu durumdan nasıl kurtulacağınıza odaklanın. Bırakın geçmişte yapılan hatalar sizin için tecrübe olarak kalsın.

Hayata pozitif bakın
Olumsuz bir durumla karşılaştığınızda olayı akışına bırakıp her şey kötü olacak düşüncesi yerine, her şeyin iyi olacağını kendinize tekrarlayın. Yaşadığınız sıkıntılı durumun sizi olumsuz etkilemesine izin vermeyin. Olumlu düşünmek ve olumlu yaşamak için önce kendinize inanın ve güvenin. Değişim önce sizde başlar. Eğer hayata bakış açınız olumluysa çevrenizde sizi üzecek olaylardan da kendinizi uzak tutarsınız. Geçmişte yaşanılanları bir kenara bırakın ve yaşadığınız zamanın keyfini çıkarın.

Her şeyin iyi olacağını kendinize tekrarlayın. Unutmayın bilinç neye inanırsa bilinçaltı ona odaklanır.

Exit mobile version