Evliliklerin Bitmesine Yol Açan 5 Temel Nedenler!

İyi günde, kötü günde bir ömür sürmesi sözüyle başlayan evlilikler neden bu kadar kısa sürede bitiyor?

Bir ömür sürmesi sözü ile başlayan evliliklerin, zamanla birtakım sorunların ortaya çıkması
ile temelden sarsılmaya başlıyor. Bu sorunları çiftler birlikte besleyip büyütüyor. Son
aşamada da evliliğin sona erme tehlikesi ile karşı karşıya kalıyorlar. Psikolog ve Evlilik
Terapisti Adil Maviş, mutlu başlayan evlilikleri sağlıklı sürdürmek için çiftlerin sorunların
karşısında tekil değil, birlikte hareket etmelerinin gerekliliğine işaret ediyor.

ABD’de yapılan bir araştırmaya göre çiftlerin sorunlarının çözümünde tekil hareket etmesi
sorunların büyümesine yol açıyor. Ancak evlilikte bir tarafın sorunların kaynağı olarak
görülmesi, diğerinin ise mağdur pozisyonu içerisinde olması işleri zorlaştırıyor. Bu nedenle
evlilikte yolunda gitmeyen durumların birlikte tespit edilmesi gerekiyor. Her iki tarafın da
önce sorunun varlığını kabul etmesi, bu duruma nasıl gelindiği birbirlerini suçlamadan,
sorumluluktan kaçmadan görmesi çözüme giden yolda önemli adımlar. Birlikte bulunan
çözüm seçeneklerinde de birlikte hareket etmek birlikteliği kurtaracak ana etmen.
Psikolog ve Evlilik Terapisti Adil Maviş, yıllar içerisinde yaptığı terapiler sonucunda
evlilikte yapılan 5 temel hatayı tespit etmiş. Bunlara “Evliliklerin Bitmesine Sebep Olan 5
Günah” adını vermiş. Çünkü ona göre, birazdan bahsedeceğimiz 5 yanlış sonucunda birçok
evlilik bitme noktasına geliyor veya doğrudan bitiyor.
Adil Maviş, evliliklerde küçük sorunların zaman içerisinde kartopu gibi büyüyebileceğine
dikkat çekerek, aileleri uyarıyor. Maviş, “Sorunları sürekli ertelemek zaman içerisinde
çiftlerin birbirlerine karşı bakış açılarını değiştirebiliyor. Daha sonra iletişim kopuyor ve
karşısındaki kişide hata bulmalar başlıyor” diye konuşarak evliliklerde küçük sorunları göz
ardı etmemek gerektiğinin altını çiziyor.
Şimdi Adil Maviş’e sorduğumuz ve detaylı bir şekilde yanıtlarını aldığımız röportajımıza
geçiyoruz..

Evlilikte sorunlara nasıl yaklaşmalıyız?
Adil Maviş: En başta evliliğin yapısına bakmamız daha doğru olur. Evlilik dediğimiz
kavram/kurum iki insanın ortak bir yaşam kurmasıdır. Bu kavram içerisinde bir aile olmaya
başlamak demek her koşulda ortak bir yaşam sürmeyi kabul etmek demektir. Evlilik
içerisinde bir zaman gelecek ve sorunların çıkması kaçınılmaz olacak bu durumda iki tarafın
birbirini suçlaması “sorunları sorun haline getirmenin” temel nedenini oluşturuyor.
Peki, bu durumda ne yapmalı, nasıl yaklaşmalıyız?
Adil Maviş: Konuşmalar kısa süre içinde tartışmaya döner ve müzakere tekniklerini
bilmeyen çiftler sağlıklı iletişimi ve sonra da ilişkiyi kaybeder. Bu nedenle önce susmasını
ve dinlemesini bilmek önemlidir. Öfkeyle hareket etmek yerine çatışmaları tavra
dönüştürmeden konuşarak halletmeliyiz. Gözlemlerim doğrultusunda çoğu çift suçlayıcı bir
dil kullanıyor ve bunu konuşmak olarak adlandırıyor. En çok yapılan biz dilini
kullanmamaktadır. Evlilikte her şey ortak olduğuna göre o yapı içerisinde yaşanan sorunlar
da ortaktır.
İşte evliliklerin bitmesine neden olan ilişkilerdeki 5 günah!
Türkiye’de uzun yıllardır evlilik terapistliği yapmakta olan Adil Maviş, kendisinden terapi
alan birçok çifti aynı zamanda inceleyip gözlemleme fırsatı bulduğunun altını çiziyor.
Evliliği bitiren faktörün sorunların olmadığını daha çok sorunları sorun haline getirilerek
çıkmaza girildiğini tespit etmiş ve sorunların içerisinde kaybolan ve evlilik içerisinde
problemlerin daha da büyümesine sebep olan başlıca 5 günahı tespit ettiğini belirtiyor.
Buradaki günah kavramını dini anlamda kullanılmıyor.
5 günah kavramı nedir?
Adil Maviş: Yapılmaması gereken ve yapıldığında da bedeli evliliğin bitmesi ile sonuçlanan
sorunları 5 ayrı bölümde inceleyebiliriz. Bu beş bölüm çiftlerin birbirlerine karşı yaptığı
yanlış tutum ve davranışları içeriyor.
Çiftlerin birbirlerine karşı yaptıkları ilk yanlış, yargılayıcı üslup ve eleştiri; sürekli olarak
hatayı karşı tarafta aramak ve bunun sonucunda sürekli olarak eleştirilerde bulunmak.
Çiftlerin burada yaptığı eleştirinin bir başka boyutu ise bir davranış üzerinden genelleme
yapmaktır. Örneğin, “İlişkimiz boyunca sen beni hiç anlamadın, sen hep kendini
düşünürsün, sorumluluk bilincin yok” ve benzeri bu örnekleri devam ettirebiliriz.
Bir taraf bu şekilde eleştirel davranıyorsa diğer taraf nasıl yaklaşmalı?
Adil Maviş: Bu noktada çiftler suçlayıcı davranmak yerine şu şekilde hareket edebilirler,
“Bana vermiş olduğun sözü tutmadın ve bir açıklama da getirmedin bu davranışın sana
güvenebilmemle ilgili sorun oluşturmaması için tatmin edici bir açıklamayı hak ediyorum”
gibi. Bu sorunların büyümesini engelleyerek daha sakin bir ortam yaratacaktır. Sonucunda
daha rahat bir ortamda problemlerin konuşulmasını sağlayacak bir adım atılmış olacak.
Kavram beş bölümden oluşuyor demiştiniz. Diğer bölümlere de kısaca değinebilir
misiniz?
Adil Maviş: Çiftlerin birbirlerine karşı yaptıkları ilk yanlış, yargılayıcı üslup ve
eleştiri demiştik.
İkincisi “ben” yerine “sen” dilini kullanmaktır. Örneğin “böyle davrandığın için üzüldüm”
yerine “senin (annen, bencilliğin, ihmalkarlığın vb) yüzünden hep beni üzüyorsun” diyerek.
Davranışların sizin üzerinizde bıraktığı etkiyi yorumlamak yerine kişiliği/değerleri hedef
alan yaklaşımlarla savunma yapmak.

Üçüncüsü gurur kırıcı ve aşağılama veya hor görme üslubunu kullanmak. Bu noktada evli
çiftler kızgınlık ile birbirlerine karşı iğneleyici, alay edici konuşmak ve kendini eşinden
daha üstün görmek gibi davranışların içerisine giriyorlar. İlişkileri yıkan en temel
yanlışlardan birisi de bu davranış biçimidir. Örneğin, “Sen bir işi bile beceremezsin, sen
aptalsın, sana söylemiştim” gibi ifadeler karşısındaki bireyi aşağılamaya ve küçük
düşürmeye yönelik ifadelerdir. Bunlardan mutlak surette kaçınmamız gerekir.

Dördüncü olarak, en az konuşulan ancak belki de en tehlikeli olanlarından duvar örmek.
Kişinin psikolojik olarak kendisini dış dünyaya kapatması ve karşısındaki kişi ile iletişimini
kesmesi olarak adlandırdığımız duvar örme davranışı, karşı tarafa “senin ne söylediğin
umurumda bile değil, sen değersizsin” mesajı vermektedir. Bu sebeple ilişkiyi derinden
sarsan ve karşı tarafı önemsizmiş gibi gösteren bu davranış biçimlerinden kaçınmak gerekir.

Beşinci olarak eleştirilmeye karşı sürekli savunma halinde olmaktır. Bu durumda iki taraf
sürekli olarak sorun ne olursa olsun nefsini korumak amacıyla karşısındaki kişiyi suçlamaya
başlar. “Bu senin hatan, bu konuda sorumluluk sana aitti ve sen sorumluluğunu yerine
getirmedin” gibi cümlelerle karşısındaki kişiyi sürekli yargılar ve bunun sonucunda sürekli
suçlanan kişi ilişkiden uzaklaşmaya başlar. Tabi bu çatışmadan iki taraftan biri haklı olsa
bile ikili ilişkinin zarar görmesi ve belki de takım çalışmasının bitmesine yani evliliğin
iflasına gitmesine neden olur.
Çiftler sorunları sorun haline getirmeye başladıysa bundan kurtulmak için nasıl bir yol
izleyebilirler?

Adil Maviş: Sorunların yaratıldığı algıyı değiştirmeden sorunları çözemezsiniz. Başka bir
ifadeyle kendi bilincinizin yarattığı ve sürekli savunma (haklı çıkma) içinde olan bir
davranış modeliyle sonuçta haklı bile olsanız mutlu bir çift olmanız mümkün değil. Üstelik
aynı davranışları tekrar ederek sadece bu sorunların daha da pekişmesine sebep olursunuz.
Bir ilişki terapisti olarak kişilik farklılıklarını çok kısa süre içinde değerlendirip bu durumu
niçin yaşadıkları ve çözümü için ne yapmaları gerektiği konusunda değerlendirmelerde
bulunulması gerekiyor. Bu da iki tarafın aynı samimiyetle çözüm arayışını sürdürmeleriyle
mümkün olur. Kişisel çabalarının artık sonuç vermediği durumda profesyonel bir bakışa
ihtiyaç duyarlar. Bazen de bitmiş bir ilişkinin gerçekten bittiğini tescil ettirmek için bir tür
profesyonel bir şahitlik yapılması istenir.
Çiftler evlilik terapistine genelde hangi aşamada başvuruyor? Sorunların başlangıcında
mı yoksa çok ileri seviyelerde mi?
Adil Maviş: Çoğunlukla bitme noktasına gelen ve son aşamada bir tarafın teklifi diğer
tarafın kabulüyle bir aile terapistinden yardım isteyebilmektedirler. Evliliği bitiren 5 günah
içinde genellikle bu sorunlar bir süre sonra yüzeye çıkmakta ve genellikle ciddi uyum
problemleri (cinsel, sosyal, kültürel), aldatma, iş stresinin aile birliğini olumsuz etkilemesi,
maddi sorunlar, alkol-madde-kumar bağımlılıkları, bireysel psikolojik sorunlar, ebeveynlerin
aile içindeki etkilerini sürdürmeleri şeklinde özetlenebilir.

 

 

Exit mobile version