Yeni bir hayat

YENİ BİR HAYAT Bir bebeğim oldu!! Yeni, çok güzel ve bir o kadar da zor bir hayata başladım.

Hep hayalini kurar ama ne zaman sahip olacağımı merak ederdim. Çevremdeki arkadaşlarım da birer birer çocuk yapmaya başladıkça isteğim daha da artmıştı. Sonunda Efe’ciğim dünyaya geldi. Şimdi hayatım bambaşka. Önceliklerim, dünya görüşüm birkaç ay içinde tümüyle değişti. Hamile iken yaşanan stres, heyecan, merak ve korkuların hepsi yaklaşık yarım saat süren doğumum içinde kaybolup yerini gerçek bağlılığa, annelik duygusuna, merhamete bıraktı.
Doğumumdan sonra fark ettim ki annelik alışılacak ve öğrenilecek bir olay değil. Bence bütün kadınlar annelik duygularına sahip doğuyorlar. Çevremdeki bir çok kişi doğum sonrası anneliğe alışıp, alışmadığıma dair sorular sordu. Hepsine aynı cevabı verdim. Ben Efe’yi doğurduğum ve onu gördüğüm an anneliği öğrenmiştim. Şimdi master yapıyorum.
Annelik tüm kadınlar gibi bende de var olan ama içimde sakladığım bir duyguymuş. Buna rağmen doğum sonrasında bebeğini emzirmek istemeyen, kucağına alamayan ya da onu kabullenemeyen anneleri de duymuyor değiliz. Bunları da lohusalık psikolojisine bağlıyorum. Efe ile birlikte yepyeni bir hayata başladık.
Yakın çevremdeki herkes gençliğim boyunca uykuma ne kadar düşkün olduğumu bilir. Ama bir sürü şeye alıştığım gibi buna da alıştım, istersen alışma zaten. Hemen hemen her gün “bugün hiç yataktan kalkmayacağım, Efe’yi emzirip evdeki kadına vereceğim, pardon birde altını ben değiştireceğim. Sonra onlar oyalanırken ben bol bol uyuyacağım diye aldığım kararımı 3.5 ayın sonunda 1 gün bile yapamadığımı itiraf ediyorum.
Aslına bakarsanız askerlik yapmadığımız için erkeklerden daha şanslı olduğumuzu düşünüyordum ama doğum yaptıktan sonra annelerin bir ömür boyu nöbet tutarak askerlik yaptığını anladım. Evet askerlikte çok erken kalkarsın ve nöbetlerin olur ama en azından her 2 saatte bir uykun bölünmez, nöbet tutacağın günü bilirsin. Ben 5-6 saat kesintisiz uykuyu bile, 2 -3 saat uyuduğumda rüyamda görüyorum ancak. Bunun üstüne birde lohusalık hormonlarının etkisi ile unutkanlıkta gelince çok güzel oluyor tabii. Hem uykusuz hem unutkan. Üstelik hiç de unutkan olmaman bir dönemdesin. Bebeğin ilacı, kendi vitaminlerin, ikimizin de doktor kontrolleri ve günlük hayat koşturmacası. Doktora gidiyorsun birde bakıyorsun ki bebeğin gelişiminin kaydedildiği defteri getirmeyi unutmuşsun. Eve geliyorsun ki reçetede ki ilaçlar alınmamış yada doktora bir şey sormayı unutmuşsun. Hadi bakalım gene telefon ile arayıp sor. Ayy düş bayıl yani. Yok bayılamazsın çünkü birazdan süt vereceksin. Birde fazla kilolar var.
Yeni hayatımda alışmam gereken bir sürü şey var ama fazla kilolarım kesinlikle bunun dışında!!!.”Süt verirken hızlı kilo verilir, beslenmene dikkat et, bol su iç, sütün bol olur …boza iç-bira iç-koska helvası ye, armut ye“.ye ye nereye kadar kardeşim. Hamileliğimde almadığım kiloları bana doğum sonrası aldıracaklar, hepten depresyona gireceğim. Bitti artık. Fazla su bile içmiyorum. Zaten yorgunum birde o sular yüzünden sık sık tuvalete gitmek zorunda kalıyorum.
Eski kıyafetlerimin çoğunu geçen yaz hamileliğim sebebi ile giyememiştim, bu yaz da hamilelik sonrası kilo problemim sebebi ile giyemiyorum. Yaz sonuna belkiii. Valla neyim var onu bile unuttum. Giymeye başladığımda yeni aldığım kıyafetleri giyiyor gibi olacağım diye ancak teselli buluyorum. Bir başka alışılması gereken yatılı kadın olayı var ki o başlı başına bir yazı konusu. Hatta bununla başa çıkabilmek için Milli Eğitim Bakanlığı müfredata ders koymalı diye düşünüyorum. Tüm bunlar artık beni görünce gülücükler atan ve agu diye seslenen oğlumun hayatıma kattıklarının sadece küçük bir parçası.Onunla birlikte uyumak, sabahları onun güler yüzü ile uyanmak her şeyi unutturuyor. Annelik tarif edilecek bir şey değil,mutlaka yaşanması lazım..
Şimdilik hoşça kalın ve uyuyabiliyorsanız bol bol uyuyun.

Exit mobile version